Su, tüm yaşamın kaynağı ve o olmadan varlığımızı sürdürebilmemiz mümkün değil. Ancak her ne kadar Dünya yüzeyinin büyük bir kısmı su ile kaplı olsa da kullanılabilir temiz su kaynakları oldukça kısıtlı. Öyle ki var olan su kaynaklarının yalnızca %3’ü tatlı sulardan oluşuyor. Bu tatlı su kaynaklarını da ya kontrolsüzce tüketiyoruz ya da bilinçsizce kirletiyoruz. Oysa nüfusumuz her geçen gün artıyor ve buna bağlı olarak hem içilebilir su hem de gıda ve diğer ihtiyaçlar için gerekli olan su miktarı da hızla artıyor.
Bu nedenle de artık daha ciddi bir biçimde su tasarrufu yapmamız gerekiyor. Bunu yaparken de dolaylı ve doğrudan su tüketimi miktarımızı bilmek ve önemli tedbirleri buna göre almamız gerekiyor. Bu noktada da su ayak izi kavramı karşımıza çıkıyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının yılda en az bir ay su kıtlığı yaşadığı, su stresinin ise neredeyse dünya nüfusunun tamamını etkilediği günümüzde üretim ve günlük tüketim için kullanılan su miktarı hızla artıyor
Su ayak izi, günlük kişisel tüketimin yanında bir ürün ya da hizmetin üretim zinciri boyunca hangi aşamada ne kadar su harcandığını ölçen bir kavram. Yani herhangi bir öğünde soframıza gelen bir etin elde edildiği canlının ihtiyaç duyduğu su, ardından etin hazırlanıp pişirilmesi ve tüketime hazır hale getirilmesi için tüketilen su miktarı göz önünde bulundurularak su ayak izi hesaplaması yapılıyor. Amaç için bu hesaplamada ulaşılan sonuçları göz önünde bulundurarak su ayak izini yani su tüketimini azaltmak.
Bireylerin ve şirketlerin su tüketimini yıllık olarak ya da ürün bazında hesaplamaya yarayan su ayak izinin önemi de aslında varlık sebebiyle kendini gösteriyor. Su, hayatta kalmamız için en önemli kaynak olmasına rağmen kontrolsüzce tüketildiği için bu kısıtlı kaynağı korumak hayati önem taşıyor. Su ayak izinin hesaplanması da elde edilen veriler ışığında bu miktarı azaltmak için stratejiler geliştirmeye yarıyor.
Su Ayak İzi Hesaplaması Bütün Süreci Kapsar
Bir düşünelim. Yukarıdaki örneği biraz daha somutlaştırırsak bir kilogram sığır eti için hayvanın yediği yemi, tahılı ve otu yetiştirmek için su harcıyoruz. Hayvanın kendisini, barındığı ahırı ve çevresini temizlemek için su harcıyoruz. Hayvanın varlığını sürdürüp gelişmesi için su tüketmesini sağlıyoruz. Diğer harcamaları da hesaba katınca bir kilogram sığır etinin su ayak izi 15 bin litreye ulaşıyor.
Yalnızca bu hesap bile su tüketim miktarı konusunda önemliyken diğer besinler, günlük alışkanlıklar, kıyafetler ve gördüğümüz kullandığımız her şey için su harcıyoruz. Burada da doğrudan su kullanımı ve dolaylı su kullanımı kavramları devreye giriyor. İçmek, yemek yapmak, duş almak, kıyafet yıkamak, bahçe sulamak, araba yıkamak için kullandığımız yani musluktan akışına şahit olduğumuz kullanımları doğrudan tüketim olarak adlandırabiliriz.
Dolaylı su tüketimi ise yemek yapmak için kullandığımız sebze, meyve veya etler, kıyafetlerimiz, okuduğumuz kitaplar, oturduğumuz mobilyalar, kullandığımız elektrik gibi her ihtiyacımız üretilirken ya da hazırlanırken yapılan su tüketimini ifade eder. Ayrıca bu ürünler hazırlanırken ortaya çıkan kirlilik nedeniyle kullanılamaz hale gelen sular da bu grupta yer alır.
Tüm bu nedenlerle de su ayak izi, varlığımızı sürdürebilmemiz için en önemli kavramlardan biri olarak karşımızda duruyor. Her ne kadar günlük yaşamda bu tüketim çok göze batmasa da birkaç yıl içinde su arzı ile talebi arasındaki farkın %40’a ulaşması bekleniyor. Yani bugünkü alışkanlıklarımız doğrultusunda talep edilen ve ihtiyaç duyulan su miktarına ulaşamayacak durumda olacağımız öngörülüyor.
Ayrıca su ayak izi de su kullanım türüne göre üç kategoriye ayrılıyor. Bunlardan ilki mavi su ayak izi. Musluğumuzdan akan, etrafınızdaki nehirden ya da kuyudan elde edilen tüm sular mavi su olarak kabul edilir ve bu suların tüketimi mavi su ayak izi hesaplamasıyla ölçülür. Doğrudan tükettiğimiz su bu grupta yer aldığı için doğru su yönetimi olmazsa su krizleri daha şiddetli hissedilebilir.
Diğer kategori olan yeşil su ayak izi, toprağa emilen ve bitkilerin büyümesine yardımcı olan suyu ifade eder. Tarımsal kullanım nedeniyle yeşil su ayak izi oldukça yüksektir ve sürdürülebilir tarım için yeşil su ayak izini doğru yönetmek şarttır. Son kategori olan gri su ayak izi ise bir ürünün üretim, işleme ve temizleme aşamasında tüketilen suyu ele alır. Kirli bulaşıkları yıkamak ya da endüstriyel amaçlarla kullanılan suyun belli oranda kirlenmesi nedeniyle tekrar kullanılabilmesi için temizlenmesi amacıyla harcanan su, gri olarak adlandırılır. Bu üç kategorideki tüketimin toplamı da genel su ayak izini ifade eder.
Su ayak izi hesaplamak için birçok farklı kurum ve kuruluşun online hesaplayıcıları kullanılabilir. Bu sayede bir gün içinde doğrudan ve dolaylı kullanım üzerinden toplam su ayak izi öğrenilebilir. Ayrıca bu hesaplama yapılırken bireysel, endüstriyel, ürün, coğrafi, topluluk, ulusal su ayak izi gibi farklı değerlendirmeler de yapılabilir. Böylece yalnızca bir kişinin değil; çalışılan şirketin, oturulan sitenin, yaşanılan şehrin ya da bütün ülkenin su ayak izi ile ilgili veriler elde edilebilir.
Türkiye’nin Su Ayak İzinde Tarım Zirvede
Türkiye’nin su ayak izi de ulaşılabilen veriler arasında. En temel haliyle Türkiye su ayak izinde üretim su ayak izinin üçte ikisi yeşil su ayak izinden oluşuyor. Burada da çok büyük pay sahibi olan tarıma, endüstriyel su ayak izi ve evsel su kullanımı eşlik ediyor. Tüketim su ayak izinde benzer oranlar ve sektörler yer alıyor. Türkiye’deki su tüketiminin %65’i yeşil su ayak izinden oluşuyor ve burada da tarım yaklaşık %90’lık bir paya sahip. Geri kalanı ise evsel kullanım ve endüstriyel su ayak izinden oluşuyor.
Su ayak izini azaltmak için de bu kategoriler ve sektörlere yönelik uygulamaların hayata geçirilmesi şart. Kurumsal ya da sektörel olarak su ayak izini azaltmak için yağmur suyu hasadı ile bu kaynağın sulama ve diğer ihtiyaçlarda kullanılması oldukça önemli. Ayrıca su dağıtım şebekelerindeki tüm kayıpları önlemeye yarayacak akıllı izleme teknolojilerine yatırım yapılmalı, ürün ya da hizmet üretiminde daha az atık ve kirletici ortaya çıkaran temiz üretim uygulamalarına geçilmeli. Bu noktada ilk üretimden tedarik aşamasına kadar her noktada en temiz ve sürdürülebilir uygulamaların merkeze alınması olmazsa olmaz.
Su ayak izini azaltacak bireysel öneriler ise oldukça geniş bir alana yayılıyor. Evdeki su sızıntılarını gidermekten su tasarruflu armatür kullanmaya, bulaşık ve duş süresini kısaltmaktan kişisel bakım için daha kontrollü su harcamaya kadar birçok alanı kapsıyor. Ayrıca bahçe sulamak ve araç yıkamak için gri su kullanımının yaygınlaşması, bahçeler için daha az suya ihtiyaç duyan bitkilerin tercih edilmesi, vahşi sulama yerine damla sulama yönteminin mutlaka tercih edilmesi, gıda ve diğer ürünlerin seçiminde ve tüketiminde daha az atık oluşmasını sağlayacak seçeneklerin değerlendirilmesi de oldukça önemli.
Tabii daha az enerji tüketimi ve su kaynaklarını koruyacak uygulamaların yaygınlaşması için destek verilmesi de hem bugünü hem de geleceği kurtarmak için bireysel olarak atılabilecek adımlar arasında. Kısacası su kaynaklarının oldukça kısıtlı olduğu, üretimden tüketime hiçbir aşamada unutulmamalı ve bu kaynakları korumak için en küçük adımlar bile ihmal edilmemeli.